Ve bir öğrenci, ‘Bize konuşmadan bahset’ dedi.

Ve o cevap verdi:

‘Siz konuştuğunuzda, düşüncelerinizle 
barış içinde olmayı terkedersiniz;

Ve kalbinizin ıssızlığında daha fazla kalamadığınızda, 
dudaklarınızla yaşamaya başlarsınız.

Ses sizin için bir eğlence, bir zaman geçirme aracı olur.

Ve konuşmalarınızın çoğunda, 
düşünce yarı yarıya katledilir; 
Çünkü düşünce, boşlukta uçan bir kuş gibidir; 
kelimelerin kafesinde kanatlarını açabilir ama uçamaz.

Aranızda bazıları, 
yalnızlığın korkusuyla konuşkan birini ararlar; 
Çünkü, tek başına olmanın sessizliği, gerçek ve çıplak 
kendilerini gözleri önüne serer, ki onlar bundan kaçarlar.

Ve konuşmayı seven bazılarınız vardır ki, bilgisizce ve 
önceden düşünmeden, kendilerinin bile anlamadığı 
bir gerçeği ifşa edebilirler.

Ancak bazılarınız ise içlerinde gerçeği taşır, 
ama onu kelimelerle dile getirmezler.

Böylelerinin sinelerinde ruh, 
ritmik bir sessizlik içinde dinlenir.

Bir arkadaşınızla karşılaştığınızda, ruhunuzun 
dudaklarınıza doğru hareket etmesini 
ve dilinizi yönetmesini sağlayın.

Sesinizin içindeki sesin, onun kulağının 
içindeki kulağa seslenmesine izin verin; 
Çünkü onun ruhu, sizin kalbinizin 
gerçeğini saklayacaktır;

Tıpkı kadeh boşalıp, rengi unutulsa bile, 
şarabın tadının ağızda kalması gibi…’

 

Ve bir adam şöyle dedi: ‘Bize kendini bilişten bahset.’

Ve o cevap verdi:

‘Kalbiniz gecelerin ve gündüzlerin sırrını sessizce bilir.
Ancak kulaklarınız, kalbinizin bilgisini işitmek için deli olur.

Düşüncelerinizde daima bildiğinizi, kelimelerde de bileceksiniz.
Rüyalarınızın çıplak bedenine parmaklarınızla dokunabileceksiniz.

Ve böyle de olması gerekir.

Ruhunuzun saklı kaynağı yükselmeli ve çağıldayarak denize doğru koşmalı; 
Ve o zaman, sonsuz derinliğinizin hazineleri gözlerinizin önüne 
serilecektir.

Ancak bilinmeyen hazinenizi tartmak için tartı aramayın; 
Ve bilginizin derinliğini değnekle veya iskandil ipiyle ölçmeye kalkmayın.

Çünkü kişi, ölçüsüz ve sınırsız bir deniz gibidir.
‘Tek doğruyu buldum’ değil, ‘Bir doğruyu buldum’ deyin.

‘Ruha giden yolu buldum’ değil, 
‘Kendi yolumda yürürken ruhu buldum’ deyin.

Çünkü ruh, her yolda yürür.
Ruh ne bir çizgi üzerinde yürür; 
ne de bir kamış gibi dümdüz büyür.
Ruh, sayısız taç yaprakları olan
bir lotus çiçeği gibi açılır.’

 

Halil Cibran

( 1883 – 1931 )

 

https://soundcloud.com/aktiffelsefe/halil-cibran-ermis-6-konusma-ve-kendini-bilis-uzerine

zvr