I

 

isli bir çağın solunduğu

günümüz hülyalarının içinde;

ünsüz içtenliklerin,

içsiz bedenlerin karmaşasında

yoğurulduğu anlardan;

akmakta iken anlar,

ve akmakta sanılırken bin kat kadarda

akamamakta olan anı birikintilerinin fani

sahipleri,

zamanı hayretler içinde;

el çizgilerini sallayarak yolcu ediyorlar.

 

II

 

pek iyi bilindiği kadar,

çok kötü de bilindiği bu hayatın

kaldırımlarında izlerimizi damgalayarak

ve sendeleyerek eksilere düşen bizler,

özün özü müyüz yoksa

özün özsüzü müyüz?

ayrıca,

ayrımsızca her özü kapsayan

sözün, bir insanı

insan yapan değerlerden

farklı olması mümkün müdür?

ve hatta; hayat,

isimlendirilmek için

vaat edilmiş bir ödünçtür.

 

III

 

özünü, pazarlarda süsleyerek

satışa sunanlar ne gülünçtür?

içtenliğini öldürmüş

olanlarda birer ölüdür.

zaten,

insanlığa ithafen

verilmiş en sonsuz

ödül, yürek iken;

içtenliğini öldürmüş

bir oksijen tüketicisinin,

insan olduğunu iddia etmesi

ne denli mümkündür?

 

Mert Altınsoy

 

zvr