Kendi kanatlarıyla uçmak ne demektir?
Nedir kendi kanatlarıyla uçmanın anlamı? Kendi kanatlarıyla uçmak “ben artık kendi kendime yetebilirim” beyanıdır. “Kendimi kendi gücümle taşırım” iddiasıdır. Bağımlılıktan kaçış, bağımsızlığa uçuştur. Korkuyla gelen sadakatten ve koruyucu kanatların kısıtlayıcılığından kaçıştır. Güven ve konfor alanını gönüllü terk ediştir.
Kendi kanatlarıyla uçmak, bazen meydan okumaktır. Suyun boy aşan derinliklerine doğru yürümektir. Hayatın ve diğer insanların ona tanıdığı sınırları yeniden çizmektir. Bazen yaşanılan kanatların altında sıkılmaktan, bazen daha ötesini meraktan, kendini bildiğinin ötesine atmaktır. Dışarıdan destek almasa da daha ileri gitmektir. Gözü geçmişin dikiz aynasında kalmadan, ileriye uçmaktır. Kendine yeni bir hayat kurmak için, eskiyi terk etmeyi becerebilmektir. Yaşadığı yerden sıkılınca, içinde ilerleme isteği kabarınca, yeterince patinaj yaptığını düşününce insan kendi kanatlarıyla uçmak ister. Kendi kanatlarıyla uçmak bazen bir kaçıştır, bazen bir arayış, bazen seçilmiş bir hedefe varış çabası. Her insanın içinde kendi kanatlarıyla uçma tutkusu az ya da çok vardır. Bu potansiyelimizi çoğu zaman başımıza gelen olaylar harekete geçirir. Bazı insanlar üniversiteyi bitirince, bazıları boşanınca, bazıları çalıştıkları yerden ayrılıp kendi işini kurmaya karar verince, bazıları her şeyi bırakıp yurtdışına gidince kendi kanatlarıyla uçmanın ne demek olduğunu öğrenir.
Kendi kanatlarıyla uçmak bazılarına göre özgür olmak, bazılarına göre
özgün olmak, bazılarına göre ise adam yerine konmaktır.
Kendi kanatlarıyla uçmanın anlamı bazıları için özgür olmaktır. Kendi sınırlarını kendi çizebilmek, istemediğini sınır dışı edebilmektir. Özellikle gençler ve başkalarına bağımlı durumda olanlar için özgürlük anlamı baskındır.
Bazı insanlar için ise kendi kanatlarıyla uçmak kendi özgünlüğünü koruyabilmektir. Toplumun ona uygun gördüğü kalıba uymayan ruhunu savunmaktır. Hazır hayat şablonlarının dışında kalıp, kendi biricikliğini yaşayabilmektir. Cumming’in dediği gibi: “Bütün gücüyle seni diğerlerinden farksız yapmaya çalışan bir dünyada, kendin olarak kalabilmek, dünyanın en zor savaşını vermek demektir. Bu savaş bir başladı mı, artık hiç bitmez.” Bu bakış açısını en iyi anlatan kitap Richard Bach’ın yazmış olduğu Martı dır. Bu kitapta Martı Jonathan Livingston’un öyküsü üzerinden özgürlük ve özgünlük mücadelesi anlatılır. Martı Jonathan Livingston, sadece yemek bulmak için uçmanın anlamının olmadığını, daha iyisini yapabileceğini düşünür. Tabii diğer martılar onu yadırgar, onun saçma sapan işlerin peşinde olduğunu düşünürler. Bir martının kendini daha iyi, daha hızlı, daha yükseğe ve daha gösterişli uçmaya adamasının hiçbir anlamının olmadığını söylerler ona. Hatta jonathan’ı dışlar, yaşam alanlarından uzaklaştırırlar. Çünkü sürekli yeni şeyler dener bu martı. Kimsenin düşünmediklerini düşünmeye, yapmadıklarını yapmaya çalışır. Jonathan da sıkılır bu durumdan. Diğer martılarla aynı dili konuşmadığını, yaşama farklı açılardan baktıklarını görür. Sonunda martı konseyi toplanır ve onun görüşlerini tartışırlar. Sonunda onu sürgün etme kararı alırlar. Konseyin düşüncesi şudur: “Yaşam bizim için meçhuldür. Bilebildiğimiz tek şey bu dünyaya yemek ve olabildiğince çok yaşamak için geldiğimizdir.” Jonathan’ı aralarından kovarlar. Martı Jonathan bir süre sarp kayalıklar bölgesinde yalnız kalır. Yalnız kalsa da bildiği gibi yaşamaya, kendine özgü uçuş denemelerini yapmaya devam eder.
Sonra bir gün kendisi gibi düşünen ve hareket eden az sayıda martı ile yolu kesişir. Özgün uçma denemelerinin sonunda istediği uçuşları yapar. Kendi olma savaşını kazanmış, farklılığını koruyabilmiştir. Kendi kanatlarıyla uçmak, bazıları için de özgür ya da özgün olmak değil “adam yerine konmak” anlamına gelir. Bu grubun en büyük dileği, hayata tutunabilmek ve asgari insani önemi görmektir. Kendi kanatlarıyla Anadolu’dan uçup İstanbul’a ilk defa konanların aklından geçenler bu duruma örnektir. İbrahim Tatlıses “Hülya” adlı filminde bu, adam yerine konma özlemini çok güzel özetler: “Çok büyüksün İstanbul… Kim bilir kimleri yuttun. Ama beni yutamayacaksın. Bir gün o kadar büyüyeceğim ki, sen bile bana dar geleceksin. Hatta bir gün gelecek bana “îbo” diyemeyeceksin, ‘İbrahim bey” diye hitap edeceksin.” İster özgür, ister özgün, ister önemli olmak için uçulsun, değişmeyen şey bunları yapabilmek için kendini geliştirmek ve başarılı olmak gerektiğidir. Kendi kanatlarıyla uçmak bağımsız olmak demektir. Bağımsızlık da başarılı insanların ayrıcalığıdır. Özgür ve özgün olmak istiyoruz, o halde başarılı olmalıyız. Kimseye muhtaç olmak istemiyoruz o halde başarılı olmalıyız.
Kendi kanatlarıyla uçmak bir yaşam tarzıdır.
Kendi kanatlarıyla uçmak kısa süreli bir taktik hareket değil; bir yaşam tarzı, bir tavır, bir duruştur. Ona uygun bir hayat felsefesi, inançlar, düşünceler, davranışlar ve alışkanlıklar oluşturmak gerekir.
Nedir bu yaşam biçiminin özellikleri? Kendi kanatlarıyla uçmak, özgürlüğü ve kendi ayakları üzerinde durabilmeyi seçmektir. Her gün yeni bir şey öğrenmek, kendine eklemeler yapmaktır. Yarın bugünden daha iyi bir yerde olmak için çabalamaktır. Elinden gelenin en iyisinin bir fazlasını yapmaya çalışmaktır. Bilginin gücüne inanmak, düşünmeyi sevmek, kendi iç hallerini tanımak için çabalamaktır. Kendi en iyi versiyonunu bulmaya çalışmaktır. Başarının insanın kendi ellerinde olduğuna inanmaya cesaret etmektir.
Kendi kanatlarıyla uçma dersleri üç aşamalıdır.
Kendi kanatlarıyla uçmak, temel hareketler, artistik hareketler ve karakteristik hareketlerden oluşur. Temel hareketler, yerden havalanmak, havada kalabilmek ve gerektiğinde yere konabilmektir. Artistik hareketler, yapıldığında başkalarının hayranlığını kazandıran yetenek gösterileridir. Karakteristik hareketler ise, uçanın tarzını ve karakterini ortaya koyan, “ona özgü” hareketlerdir. Bıı hareket biçimleri sosyal hayattaki başarı için de geçerlidir. Temel hareketler, bir işi veya mesleği en azından ortalamanın biraz üzerinde yapabilen, kimseye muhtaç olmadan kendi ayakları üzerinde yaşayabilen, evi, işi, yeri belli biri olmaktır. Artistik hareketler, yapıldığında insanları şaşırtan şeylerdir. Mesela gazetelere haber olmak, ödül almak, pahalı arabalar almak gibi. Bu tür şeyler insanın egosunu okşar ama aynı zamanda hem hayranlık hem de kıskançlık enerjisini harekete geçirir.
Karakteristik hareketler ise sizin başarı tarzınızı ortaya koyan hareketlerdir. Kariyeriniz ile karakterinizi bütünleştiren, içinizi yansıtan davranışlardır. Sizin en iyi yapabildiğiniz (ve mümkünse en iyi sizin yapabildiğiniz) hareketlerdir. Başarıya götüren yukarıdaki üç hareketin kendi arasında bir hiyerarşisi vardır. Önce temel hareketleri öğrenmek, sonra artistik hareketlere geçmek gerekir. Cin olmadan adam çarpmak tehlikelidir! Artistik hareketleri de öğrendikten sonra, artık kendi karakteristik tarzını oluşturmaya geçilmelidir.
Kuşlar birlikte uçabilir ama herkes kendi kanatlarıyla kendini taşır!
İnsanların kanatlara bakış açıları farklı farklıdır. Bazıları başkalarının kanatları altına sığınarak yaşamayı sever, bazıları kendi kanatlarıyla uçmayı. Bazıları başkalarına kol kanat germeyi sever, bazıları başkalarının kanatlarını kırmayı. İnsanlar bazen korkudan bazen sevgiden başkasının kanatları altında yaşarlar. İnsanlar bazen özgürlüğe düşkünlükten, bazen başarı tutkusundan kendi kanatlarıyla uçmayı isterler. İnsanlar bazen şefkatten bazen güç gösterisinden başkalarına kanat gererler. İnsanlar bazen içlerindeki kötülükten, bazen yarış içinde kendilerini kaybettiklerinden başkalarının kanatlarını kırarlar. Kendi kanatlarıyla uçabilenlerin uçma nedenleri de, uçma şekilleri de farklı farklıdır. Bazıları kartallar gibi yüksekten ve tek başına, bazıları ise kargalar gibi alçaktan ve sürüyle uçarlar. Nasıl biri olduğunuz, hangi tarzı tercih edeceğinizi belirler. Kendi kanatlarıyla uçmak, bencillik ve aşırı bireysellik şeklinde yorumlanmamalıdır.
Kendi ayakları üzerinde durabilen ama gerektiği zaman, gerektiği kadar başkalarıyla da işbirliği yapabilen insan olmak mümkündür. Tıpkı kuşlar gibi; kuşlar birlikte uçabilir ama herkes kendi kanatlarıyla kendini taşır!
Kendi kanatlarıyla uçmanın en büyük ödülü nedir?
Kendi kanatlarıyla uçmanın en büyük ödülü, kimseye muhtaç olmadan, özgür, özgün ve önem verilen biri olarak yaşayabilmektir. Kendi kanatlarıyla uçabilenlerden olduğunu bilmek, başlı başına bir ödüldür. Kimseye yük olmadan, kendi başına kendini taşıyabilmek bir onur ve mutluluk nedenidir. Başkasının eline bakmadan, kimseye onursuzluk derecesinde katlanmadan, çaresizlikler içinde sızlanmadan, kendi istediği yoldan, içinden geldiği kadar yürümekten daha güzel ne olabilir ki? İnsan kendi kanatlarıyla ilk uçuşlarını başarıyla tamamladığında neler hisseder? “Ben de yapabildim” keyfi anlatılmaz, yaşanır! Artık kendi kendine yetebildiğini gören kişi, kendisinden sıkı bir iç alkış alır. Bu da kişinin özgüveninin artmasına katkıda bulunur. Kişi kendisiyle gurur duymaya başlar. Gözünün feri canlanır. Kendi hayatından sorumlu olmak, o kişiyi disipline eder. Kişinin kendisi ve başkaları üzerindeki gücü ve kontrolü gelişir. Kendisine egemen oldukça, çevresine de egemen olmaya başlar. Çoğu durumda diğer insanlara liderlik etmeye başlar.
Kendi kanatlarıyla uçabilmenin ödülleri kadar bedelleri de vardır.
Kendi kanatlarıyla uçabilmenin ödülleri kadar bedelleri de vardır. Özgürlüğü seçtiğiniz için her zaman ödüllendirilmeyi beklemeyin. Başkalarının kanatları altında, bağımlı bir köle olduğunuzda, özgür, güçlü ve mutlu olmazsınız ama güvende ve sahip çıkılan biri olursunuz. Efendiler kölelerini korur, onlara sahip çıkar, onları besler, çünkü onlardan çıkarları vardır. Eğer başka kanatların altında yaşayacaksanız itaatkârlık, sadakat ve kanaatkârlık size düşen görevlerdir. Kendi kanatlarınızla uçtuğunuzda, tutsaklık halini, etinden, sütünden, tüyünden yararlanılan olmayı reddediyorsunuz demektir. Bu da yetmez, kafesten çıkarak o kafesteki diğer tutsaklara da esaretlerini hatırlatmanız kaçınılmazdır. Bilmelisiniz ki; bir kölenin özgürlüğüne kavuşması, efendilerden çok diğer köleleri incitir. Bu yüzden ilk uçuşunuzda bazı insanlar içten içe başarısız olmanızı isteyerek sizi izler. Hatta bu insanlar sahte destek gösterilerinde bile bulunabilir. Bir kafesten özgürleştirip, başka bir kafese tıkmaya çalışanlar da olacaktır. Kendi kanatlarıyla uçmak demek, bağımsızlık ilanı demektir. Bağımsızlık, Goethe’nin deyişiyle her gün hak edilmesi gereken bir şeydir. Bağımsızlık bedel ister. Nedir bu bedeller? Daha akıllı olmak ve zekânızı en üst seviyede kullanmak zorunda kalacaksınız. Sorumluluk bilinciniz ve kendinizi yönetme becerileriniz çok önemli hale gelecek. Çoğu işinizi kendiniz görmek, işinizi her zaman diğerlerinden iki kat daha iyi yapmak zorunda kalacaksınız. Ekonomik yönden kendinizi güçlendirmeniz, hesabınızı bilmeniz gerekecek.
Psikolojik yönden de kendinizi beslemelisiniz. Zor zamanlarınızda kendinize dayanarak güçlü duracaksınız. Çoğu zaman kendi başınıza kendi yaralarınızı saracaksınız. Kıskanılacak, kurnazca oyunlara maruz kalacaksınız. Kendinizin hem terapisti, hem öğretmeni, hem de yargıcı olacaksınız. Kendi kendine yetebilen, özgür, güçlü ve mutlu bir insan olsanız da bazen kendinizi yalnız, öteki, azınlık hissedeceksiniz. Toplumun çoğunluğu başarısızlık dayanışması içinde yaşarken, kendi gücüyle ayakta duran başarılı azınlıktan olacaksınız. Tüm bunlara değer mi? Kendi kanatlarıyla uçmanın da kafeste esir kalmanın da bedelleri var. Kölelik de bedel ödetir, özgürlük de. Ben kendi kanatlarıyla uçabilmenin ödülünün tüm bedellerine değeceğine inananlardanım. Ama size kendi yargılarımı yüklemek istemem. Siz kendiniz için en doğru olana, isteklerinize ve fabrika ayarlarınıza göre kendiniz karar vermelisiniz. Ben seçeneklerinizi tanımlarım, seçimlerin sonuçları üzerine sizi aydınlatmaya çalışırım, son kararı size bırakırım. Bu hayat sizin. Engelleri aşacak olan da, ödülleri alacak olan da sizsiniz. Kendiniz için en doğru olanı siz seçebilirsiniz. Kendiniz için en doğrusunu seçemeyecek durumda olduğunuzu düşünseniz dahi, seçim yapması,gereken sizsiniz. Kendi kanatlarınızla uçmanızın birinci şartı, kendi kararlarınızı alabilme cesaretinizi ve becerinizi ortaya koymanızdır.
Kendi kanatlarıyla uçmaya kendini nasıl hazırlamalı insan?
Kendi kanatlarıyla uçma zamanı geldiğinde, bu kararı almak, kalkıp yapılması gerekeni yapabilmek çok önemlidir.
Bazen öyle bir an gelir ki, kendi kanatlarıyla uçmanın bedelini bir dönem için ödemeyen insanlar, kendi kafeslerinde kalmanın bedelini bir ömür boyu öderler. Gitmek zamanı geldiğinde iyi düşünmeli ama kararsız kalmamalı, ödenmesi gereken bedel varsa ödemeli, çekeceği acıları yiğitçe yaşamalı insan. Başarı kurallarını iyi tanımak gerekir. Başarı kraliçesi iki tür insanı sevmez: Onu hak etmeyenler ve ona henüz hazır olmayanlar. Başarısızsanız o geldiğinde hazır olmalı, başarılıysanız onunla olmayı her defasında hak etmelisiniz. O, kendine çok değer veren bir kraliçedir, sadece işinin kralı olanların onunla olmayı hak ettiğini düşünür. Kendi kanatlarıyla uçmaya kendini nasıl hazırlamalı insan? Karar almak, bir şeyler yapmak zamanı geldiğinde önce içine dönmeli, kendi içinde yürümeli, aynada gözlerinin içine bakmalı. Gideceği yön için aklının ve kalbinin onayını almalı. Hem gece aklıyla, hem gündüz aklıyla düşünmeli. Zihni bir tür “akış hali”nde çalışmalı. Albümündeki çocukluk resimlerine bakmalı. Bol ağaçlı bir parkta, temiz hava alarak yürürken düşünmeli. Şehri tepeden gösteren bir yerden yaşadığı şehri seyrederek düşünmeli. Hayata başladığı yeri, o ana kadar geldiği yeri, gelecekte olmak istediği yeri düşünmeli. İlk büyük başarısında kendisini sonuca götüren iç güçlerini davet etmeli, o ruhu tekrar çağırmak. Ve bilmeli ki; “Korku yetersiz hazırlıktan doğar, şans en hazırlıklıya yarar.”
Test uçuşu: Kendi kanatlarıyla uçma provaları yapmak!
Nerede uçma tutkusu varsa, orada düşme korkusu da vardır. Korkuya karşı en iyi çözümü Napolyon bulmuştur: “Cesurlar hiç korkmayan değil, korkuya rağmen yapılması gerekeni yapanlardır!” Yani, korksan da vazgeçme!
İçimizdeki korkuyu yönetmek için elimizdeki araçlardan biri de prova yapmaktır! Sanat ve spor dünyasında provalar, başarısızlıkların tümünü önceden gizlice yaşayıp, başkalarının önüne başarılı bir şekilde çıkabilmek için icat edilmiştir! Defalarca yapılan başarısız provadan sonra bir tiyatro başarılı bir şekilde sahneye konur. Antrenmanlardaki defalarca başarısız denemeden sonra başarılı dünya rekoru kırılır. Bu taktik kendi kanatlarıyla uçma korkusunu yenmek için de kullanılabilir. Test uçuşlarıyla “ya yapamazsam” korkusu yenilip başarı güveni geliştirilebilir. Sadece güven değil, kendi kanatlarıyla kendini taşımak için gereken ruhsal ve fiziksel kaslar da bu antrenmanlarla güçlendirilir. Yapılması gereken, önce en iyi şekilde hazırlanmak, sonra küçük adımlarla başlayıp gittikçe hedef büyütmektir. İnsan kendi kanatlarıyla uçmaya bir sporcu gibi kendini hazırlamalıdır. Kusursuz bir hazırlıktan sonra kişiyi ne bekler? Azimli şampiyon Mark Victor Hansen cevap veriyor: “Sen neye hazırsan, o da senin için hazırdır!”
Kaynak: Limit Sizsiniz – Mümin Sekman
awesome