Tabut
15 Aralık 1977 Perşembe günü öğle sularında Kumkapı pazarında çıtçıtlı cüzdanlarını düşüne taşma açıp kapayan annelerimizi atlatmışızdır. Trene takılıp Cankurtaran’da inmiş, Erol Taş’ın kahvesinin…
15 Aralık 1977 Perşembe günü öğle sularında Kumkapı pazarında çıtçıtlı cüzdanlarını düşüne taşma açıp kapayan annelerimizi atlatmışızdır. Trene takılıp Cankurtaran’da inmiş, Erol Taş’ın kahvesinin…
Kendi kendime, zaman hep geleceğe mi akar diye sorup durduğum günlerde, iki yanı birahanelerle dolu bir sokakta birdenbire burnumuzun dibinde biten kıpkızıl gözlere, titrek…
Akçakavaklar pamuklamaya başladığında tüylü görkemli kuyruğu, titrek bıyıkları, sincabı rengiyle ilkbaharın cümbüşüne katılırdı. Bodur meşelerin ve ulu gürgenlerin altına oturduğumuzda, meşe palamutu ve çam…
Güneşin alevler saçan sarı tekerleri dönüyordu gökyüzü yollarında. Ve her dönüşünde kızgın küller sıçratıyordu yeryüzüne sanki. Her yan çakmak taşı gibi dokunan, keskin, kavurucu sıcağın…
Köyün birinde bir yaşlı adam varmış. Çok fakirmiş ama Kral bile onu kıskanırmış… Öyle dillere destan bir beyaz atı varmış ki, Kral bu at…