Sene 2018, 2019’a ramak kala toplumu derinden etkilemekte olan unutkanlık probleminin tüm toplumu etkilemesi oldukça üzücü bir durumdur.

Gün içerisinde haber bültenlerine göz attığımız vakitte her türlü olayla karşı karşıya kalırız, bir gün sonrasındaysa dünde izlendiğiyle kalan önemli olayları hemen unuturuz. Bu ne saçmalıktır?

Olaylardan dersler çıkartıp, tüm dünyayı gözden geçirip, bir sonraki adımımızı gelişimden yana, ülke yararına atıp ve insanlığımızın adına yaşanan olayları unutmayıp, dinç bir akılla yola odaklanmak gerekirken nasıl oldu da bu kadar unutkan bir toplum haline geldik?

Unutkan bir insan yaşamındaki değerleri de kaybeder. Kaybettiği değerlerse yaşamını anlamsızlaştırır. Yaşamı anlamsız hale gelen bir insanınsa, yaşamdan beklentilerinin azalması muhtemel bir durum olacağı için, olduğu yerde saymaktan öteye gidemez. Sonuç olaraksa; unutkan, hiçbir değere, hiçbir anlama sahip olmayan bir kişilik ortaya çıkar.

Zaman; kazanılan değil, kaybedilendir.

İnsan, yaşamını ve yaşamakta olduğu ülkenin içerisinde yaşanan olayları sorgulayıp, araştırması gerektiği, öğrenmesi gerektiği durumları öğrenip, gelişimden kaçınmadığı sürece, unutkan bir birey olmaktan kurtulabilir.

Unutkan bir birey olmaktan kurtulan bir birey, yaşamına değer ve anlam kazandırır. İnsan ömrünün pekte uzun olmadığı bir dünyada, olabildiğince bu yaşamda keşiflerde bulunmak için, insanın kendinin dahi farkında olmadığı bir yeteneğini keşfedip, keşfettiği yeteneğini harekete geçirerek dünyaya bir katkı da bulunması, var oluşuna ve var olduğu bu dünyaya bir anlam kazandırmak değil midir? Güçlü bir hafıza, sorgulayan ve gelişimden yana olan karakterlerde bulunur. Unutkanlığın amaçsız ve anlamsız bir yaşama yol açtığı barizdir.

Ayrıca abartısız olarak söylemek gerekirse, bazı durumlarda bir işlemi gerçekleştirebilmek için yeteneğe ihtiyaç duyulsa bile, “istekli” bir insan çoğu isteğini başarıyla sonuçlandırabilir. İstemenin boyutları sınırsızdır. İnançla bütünleşen bir insana engel olabilecek pek fazla etken yoktur. Geçmişte keşiflerde bulunmuş insanların hayatlarını incelediğimiz vakitte, inanılmaz derecede azimle yaşamlarını sürdürmeleri sonucunda keşifte bulunduklarının farkına varırız. Şu anda, nefeslerimizi harcadığımız bu çağda; çoğu insanın yeni bir arayışın içinde olmamasının en büyük nedeni, teknolojiyi yanlış kullanmalarındandır. Teknolojinin insanlığı ileri taşıması gerekirken; teknolojiyi yanlış kullanan insanların fazlalaşmasından dolayı insanların potansiyeli körelerek yok olmaktadır. Kendi enerjisini ve potansiyelini keşfeden bir insan, teknolojiyi iyi yönde kullanarak gelişime fayda sağlayabilir. İnsanın, var oluşundaki potansiyelini keşfedebilmesi içinse, zihnini sorguya dahil ederek unutkanlığını gidermesi ve arzularına kurban olmaktan vazgeçmesi gerekmektedir.

Unutmayınız ki; yaşam bir hafızadır, insan, unutmadıkça hayatta kalır.

 

Mert Altınsoy

zvr